2003 yılında kurduğumuz Tarla Faresi Tiyatrosu’nda yapımcı, içimde anlatmak istediğim konular, duygular sel olup akarsa yazar, nadir olarak yönetmen ve her zaman mutlulukla oyuncu olarak bulunmaktayım.
Ankara Üniversitesi D.T.C.F Oyunculuk bölümünden mezun oldum. Hayatımda yaptığım en iyi, en doğru kararlardan biri ve büyük bir şans olduğunu yıllar geçtikçe daha iyi anlıyorum. Tarla Faresi Tiyatrosu bugün çocuk tiyatrosu adına uğraşlarının çatısını kuran okuldaki öğretmenlerimin açtığı yoldur.
Yıl 1994 Çocuk Tiyatrosu adına ilk deneyimim Can şenliği oyuncularının çocuk oyunu “ANNE” de kraliçe oynamaktı. Can Şenliği Oyuncuları’ da benim için başka bir okul oldu. Bir okula gidip oynamıştık.Henüz öğrenciydim.Hiç unutmam Haldun Açıksözlü yövmiyemi vermek istedi. Çok utandım. Bu kutsal iş için para almayı algılayamadım. Neyse aldım ve ilk paramı çocuk tiyatrosundan kazanmış oldum.
Yıl 1997 ya da 1998 İstanbul’dayım. Tiyatro Alkış’ın ilk oyununda çalıştım. Hadi Çaman Tiyatrosu’nda, BKM’ de birçok İstanbul’daki salonda oynamaya şansım oldu.Yıllar geçti. Hâlâ arkadaşım, hâlâ canlı anılar. Çok güzel günlerdi.
1999 Ankara’dayım. Oğlum Mehmet Derya doğdu. İlk oyunum Çirkin Ördek Yavrusu’nu Türkiye’nin ilk özel çocuk kütüphanesi ÇATI’da oynamak üzere yaptım. Bugünkü oyun kurgusu tam da o günlerde yaptığım kurgunun aynısıdır. 20-25 kişilik seyirci grubunu kütüphane kısmına alıyorduk. Ayakkabı giyilmediğini hatırlıyorum. Minderler vardı. Kapıda karşılıyorduk onları. Sonra onlar minderlere oturuyordu. Ben de evdeki çer çöp, atık malzemelerden kuklalarımı, süpürgemi, gitarımı, öykü kitabı çıkarıp hazırlanıyordum. Hâlâ o tat içimdedir. Kütüphanenin ilk üyesi olan bebeciğim Mehmet Derya da yanımda olurdu.
2001-2002‘de İzmir’deyim. Aynı oyunu kuklalarımı yeniden yaptım ve sırtımda gitarım İzmir’deki okulları bisikletimle dolaşarak oynadım.
2003 yılında Hakan Polacanlı ile Tarla Faresi Tiyatrosu’nu kurduk. En büyük hayalim bir çocuk tiyatrosu kurmaktı ve gerçek oldu. Ben başka isimler düşünmüştüm. İsmini Hakan koydu. Bilge Kınam bu bayıldığım logoyu yaptı yıllar sonra.
Gerisi tarla faresi tiyatrosunun tarihçesi ile aynı. Oğlum piyano öğrencisi oldu. Bir piyano öğrencisinin annesi olmak harika. Onun da benim gibi çok şanslı ve harika bir öğretmeni var. Her yeni gün öğrenmeye devam ediyorum -İki yıldır ben yetişkin tiyatrosu diyorum elbette- Başka tiyatrolarda da oynuyorum zamanım oldukça, istediğim bir çalışma olursa. Workshoplara katılıyorum. Doğal olarak öğrendiğim her şey, gezdiğim her yer, her sergi, dinlediğim her müzik çocuk tiyatrosu yapmakla ilgili oluyor. Bu alanda olmanın bana verilmiş bir armağan olduğunu düşünüyorum. Ben de onun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bisikletle gezmek, düğüm çözmek, leke çıkarmak, temizliğin parlatma kısmı, ütü yapmak. Eşya taşımak, şarkılar yazmak özel zevklerim.
Büyük hayalim; farklı disiplinlerden insanların çocuk tiyatrosuna katkıda bulunmak üzere muzur, tatlı, eğlenceli, zeki fikirler bulduğu bir köy kurmak.