Küçük kızım Melisa, bu ay tam altı yaşını dolduruyor, bu geçen yıllar içerisinde pek çok çocuk gibi onun da kendine göre gelecekte seçeceği meslek ile ilgili değişen planları oldu. Bilirsiniz bu yaşta çocuklar sevdikleri ve örnek aldıkları kişileri modelliyorlar; o nedenle, ilk önce babası gibi “diş hekimi ve müzisyen” olacaktı, şimdi ise tiyatrocu ve müzisyen olarak güncelledi durumunu. Müzik, ablasından dolayı her daim gündemde ama öndeki diğer mesleği kendi sevdiği alanları da düşünerek araştırıyor. Tiyatroyu şu sıralar birinci sıraya almasında hayranı olduğu bir kişinin payı büyük ve çalışmak istediği kurumdan iş teklifi almasının da etkisi az değil elbette.

Tarla Faresi Tiyatrosu’nu hiç duydunuz mu? Eğer bu ismi hiç duymadıysanız, o zaman dikkat edin, henüz nitelikli bir çocuk tiyatrosu izlememiş olabilirsiniz. Kendisine bu ciddi iş teklifini yapan da onun yıllardır severek takip ettiği Tarla Faresi Tiyatrosu’nun kurucusu.

Melisa tam üç yıldır tiyatronun hiçbir oyununu kaçırmadan takip ediyor ve Hicran’ı çok da beğeniyor. Neden mi? Kendisiyle çok ortak noktaları var da ondan; bir kere kendisi gibi renkli çıtı pıtı ve minik bir kadın. Neşeli, güler yüzlü ve çok düşünceli, Melisa’ya değer veriyor. Çok da nazik, bir şey söylediğinde hemen onun boyuyla eşleşiyor, gerçekten dikkatle dinliyor ve kendisini ciddiye alıyor. Aslında bütün çocukların dilinden çok iyi anlıyor, sahnede tüm izleyenlerle bağ kuruyor. Neden mi? Çünkü aslında o da tüm çocuklar gibi hayalperest. İşte bu nedenle hayalleriyle oluşturduğu bu güzel tiyatrosunu, İzmir’in pek çok sahnesinde ve Forum Bornova’da gerçekleştirdiği oyunlarını, köylerdeki çocuklara kadar ücretsiz olarak taşıyor.

İşte bu çıtı pıtı kadının sanattan hiç vazgeçmeden gerçekleştirdiği çocuk tiyatrosunun dışında sanatperest hayalleri devam ediyor. Bu aralar büyük bir şevkle tüm yetkililere gönderdiği mektubu duyarlı ve sanatsever İzmir Life okurlarıyla ben de paylaşmak istedim.

HAYALİM:

“ATLAS PAVYONU BİR SANAT ALANI OLURSA”

Atlas Pavyonu; sanatsal performanslar için akustik yeterlilikte konstrüksiyonel mimari çözümlerle kentimizdeki konumu, kapladığı 3500 m2’lik kullanıma hazır alan ile tiyatro festivalleri, bienaller, uluslararası sanat projeleri için taşınabilir parçalarla gerçekleştirilmiş çağdaş bir tiyatro salonu, dans stüdyoları, heykel ve seramik atölyeleri olarak dönüştürülebilecek geniş, boş modüler alanları ile bir sanat fabrikası olabilecek bir mekân.

Dünyada ses getiren çalışmalarla, deneyimlerle İzmirlilerin hayatının bir parçası hâline gelen uluslararası projeler, buluşmalar, yetkin sanat örnekleri ile karşılaşmalar yaşadığı, gençlerin, dezavantajlı grupların sanat yoluyla kendilerini keşfedebildikleri dünyada, İzmir’de ve Kültürpark içinde maddi ve manevi olarak yatay konumlanmış, ismiyle müsemma Atlas Pavyonu yerle göğün ortasında denge merkezini İzmir’e yerleştirerek ve bir kaldıraç gibi bu mimari yapıyı kullanarak sanat kozmogonisini taşıyacaktır. Hayal mi? Evet hayal ve bence hayal etmek iyi bir başlangıç!”

diyerek imzasını atıyor Hicran Çalı. İzmir’in en elverişli mekânlarından birinde dünyayı sanatla kucaklamayı öneriyor.

Hayal kurma yeteneğimiz olmadan, sosyal mücadelelerde, bilimde, sanatta ve insan ilişkilerinde ilerleyemeyiz. Bir sanatçının hayalleri, çocuklarımızın geleceğini şekillendirecek kadar önemli olduğuna göre, bunu fark etmek, desteklemek, en çok da bu şehirin insanlarına ve yöneticilerine yakışır.

Sevgiyle
Kişisel ve Kurumsal Gelişim Koçu,
Yazar Gülhan Berkman Yakar

İzmir Life Dergisi
http://www.izmirlife.com.tr/yazi/gulhanberkmanyakar/3208/hayallerden-gercege-